Anasayfa
"Mahmut Özgener, haksız ithamlar ve tartışma konularıyla başarısızlığını örtmeye çalışmaktadır. TFF başkanlık makamı, olumsuzlukları 'görmeyen, duymayan, konuşmayan' 3 maymunu oynamaktadır."
"Çözüm aradığım sorunlar, Fenerbahçe’nin uğradığı haksızlıkların yanı sıra birçok kulübün maruz kaldığı haksızlıklardır. Türk futbolu, sadece başkanı tarafından Sırça Köşk’te oturularak, haftanın 3 günü İstanbul’a uğrayarak yönetilemez"
Fenerbahçe Başkanı Aziz Yıldırım, kurmaylarıyla birlikte düzenlediği basın toplantısında, Futbol Federasyonu Başkanı Mahmut Özgener’i ağır sözlerle eleştirdi. Özgener’in konuşmasının yanlış bir zamanda, yanlış bir tavır ve içerikle yapıldığını ileri süren Yıldırım, şöyle konuştu: “TFF Başkanı’nın, bulunduğu makamı ve temsil ettiği kurumun ciddiyetini yok sayarak, gazete ve internet yorumlarından edinilmiş eksik ve yanlış bilgilerle oluşturulmuş yakışıksız ve gerçek dışı yorumlarda bulunmasını, spor camiasına yönelik kışkırtıcı bir restleşme olarak değerlendiriyoruz.
‘Fırsatçılık yapıyor’
Kulüp yöneticilerini, ‘skor yöneticiliği’ yapmakla itham eden TFF Başkanı, bizzat kendisi 2010 Dünya Kupası’na katılamamanın ve gösterilen düşük performansın hesabını Türk halkına ve genel kurula vermek yerine, fırsatçılık yapıp, kulüpler üzerinden yürüttüğü haksız ithamlar ve tartışma konularıyla başarısızlığını örtbas etmeye ve unutturmaya çalışmaktadır. Sayın Özgener, yanlış bilgilerle dolu bir metin üzerinden yaptığı basın toplantısında, son dönemde futbol sektöründe yaşanan ve her biri birer skandal niteliğinde olan olaylara değinmeden, takımların o anki performansları üzerinden bir futbol yorum programındaymışçasına değerlendirmeler yapmış ve toplantısı ‘iktidar gösterisi’ olmaktan öteye gidememiştir. Sayılan-sayılmayan goller, verilen-verilmeyen penaltılarla şampiyonun ve düşen takımların belirlendiği adaletsiz bir sistemde ortaya çıkan tablo, kulüplerin çoğunu memnun etmezken, TFF Başkanı’nın bu gerçekler hakkında en ufak bir açıklama yapmaması, durumun ne denli vahim olduğunu açıkça göstermektedir.
‘Kartopu gibi büyüyor’
Fenerbahçe Spor Kulübü olarak, merhum Hasan Doğan’ın çok kısa sürede oluşturduğu güven ortamının devamını sağlayacağına inandığımız Özgener’e, göreve gelişinden itibaren tam destek verdik. Ancak söz verilen güven ortamının sürdürülememesi, futbolun geneline yayılan sorunların adeta kartopu gibi büyümesi, kulüplerin adaletsizlik konusunda hiçbir dönemde olmadığı kadar şikayette bulunması ve çözüme dair elle tutulur hiç bir icraatın yapılmaması, bizi ne yazık ki, bu noktaya getirmiştir.
TFF başkanlık makamı, adaletli bir yönetim sağlamak yerine, kulüplerin yaşadığı olumsuzluklara karşı adeta ‘görmeyen, duymayan ve konuşmayan’ 3 maymunu oynamaktadır. Fatiş hataların bu kadar sık olduğu, karar standardının bulunmadığı, kulüp başkanından taraftarına tüm spor camiasının feryat ettiği bir kaos ortamında, MHK Başkanı Oğuz Sarvan ortaya çıkmamakta ve tartışmalara son verecek adımları atmamaktadır. Sorunlar TFF’ye iletildiğinde, şikayetler konusunda adımlar atılacağının sözü verilmiş ancak bu sözlerin de hiçbiri tutulmamıştır.
‘Basına servis ediliyor’
Kulüpler Birliği Başkanı olarak dillendirdiiğim ve çözüm aradığım sorunlar, Fenerbahçe’nin uğradığı haksızlıkların yanı sıra, birçok kulübün maruz kaldığı haksızlıklardır. TFF bir yandan basına haber sızdırarak icraatlarına taban oluşturmakta, bir yandan de belirli kişi ve düşüncelerin etkisiyle kararlar almaktadır. Habertürk Gazetesi’nde ‘Fener’e FİFA ayarı’ başlığıyla yayınlanan haberin kaynağı olan federasyon görevlisi, yer, zaman ve kişi olarak TFF Başkanı’na tarafımızca bildirilmiştir. Ancak bu ve benzeri kişilerin hiçbiri hakkında bir işlem yapılmamıştır.
Gaziantep maçında hakem odasını bastığım, hakemin şansına yönelik hakarette ve bu şekilde müdahalede bulunduğum bilgisi basına servis edilmiştir. Bu şekilde oluşturulan ortamdan yararlanarak Sayın Başkan da şahsıma yönelik ağır eleştirilerde bulunma fırsatını kullanmıştır. Oysa TFF tarafından bu konuda kulübe gönderilen sevk yazısının içeriği, basına sızdırılan bilgilerden son derecee farklıdır. Benzer şekilde, yaşanan saha olaylarının ardından, kurul kararları medyayla paylaşılarak, verilecek cezalarla ilgili kamuoyu hazırlanmakta, ahenkli kararlar verilmesi gerektiği gibi yanlış bir düşünceyle, kurullar içiçe çalışarak ‘kuvvetler ayrılığı prensibi’ ihlal edilmektedir.
Türk futbolunda hukuk organlarına başvuru, ‘sonucu baştan belli gereksiz bir formalite’ anlamına gelmektedir.
Bu olumsuzlukları, sadece kulübümüzün hakları ihlal edildiği ve sadece biz mağdur olduğumuz için değil, tüm kulüpler adına adaletsizliğin son bulması, buna bilerek ya da bilmeyerek sebep olanların futbol ailesinden ayıklanması için dillendiriyorum. Türk futbolu sadece başkan tarafından Sırça Köşk’te oturularak, haftanın yalnızca 3 günü İstanbul’a uğramak suretiyle yönetilemez.
‘Sorunlar yumak oldu’
Türk futbolu, yılın 365 günü müşterek çalışma ile icraatlarda bulunmayı hakeden bir büyüklüktedir. TFF Başkanı bu şekilde bir yönetim anlayışını benimsemezse, bu sorunlar daha da büyüyüp, yumak olarak karşımızda durmaya devam eder.
Sayın TFF Başkanı’nın açıklamalarımızdan duyduğu rahatsızlık, çok sesliliğe tahammülsüzlüğünün bir yansıması, karşı düşünce açıklama, muhalefet etme hakkına müdahaledir. Adil karar verdiğini iddia edenlerin, yaptığımız açıklamaları ‘hedef gösterme’ şeklinde nitelendirmeleri yersizdir.
‘Günü kurtarmak’
Bu basit demagoji, verdikleri kararları kendi içlerine dahi sindiremeyenlerin sığındığı bir savunma aracıdır. Tribünden bir insanın atılmasına 100 bin lira ceza veren TFF’nin, internetten aleyhlerine yapılan bir açıklamaya 50 bin lira ceza vermesi, adalet anlayışının açık bir örneğidir. TFF başkanlık makamı, hizmet makamı olup, kulüplerle mücadele ve çekişmede araç olarak kullanılamaz. Tamamen günü kurtarmayı amaçlayan, içerikten-nitelikten çok, vitrine yönelik icraatlarla Türk futbolu bir adım ileri gidemez. Hiç kimse, içindeki ‘iktidar ve güç bende’ hevesini tatmin etmek için bu makamı kullanamaz, buna müsaade edilemez.” Yıldırım, TFF Yönetim Kurulu’nun istifasını mı istedikleri sorusu üzerine, “Konuşmamda böyle bir cümle yok. Sorunlar birikirse, çözüm bulunur. Bunun nasıl olduğunu da hep beraber yaşayarak görürüz. Benim sadece 6 oyum var. Desteklerim ya da desteklemem. Bizim şahıslarla sorunumuz yok” dedi. Bu arada Yıldırım’ın, konuşmasına başlarken, “Arkadaşlarım, ‘yazılı metni oku, yoksa ceza alırsın’ diye uyardılar. Ben de onlara uyacağım” demesi dikkat çekti.
"Çözüm aradığım sorunlar, Fenerbahçe’nin uğradığı haksızlıkların yanı sıra birçok kulübün maruz kaldığı haksızlıklardır. Türk futbolu, sadece başkanı tarafından Sırça Köşk’te oturularak, haftanın 3 günü İstanbul’a uğrayarak yönetilemez"
Fenerbahçe Başkanı Aziz Yıldırım, kurmaylarıyla birlikte düzenlediği basın toplantısında, Futbol Federasyonu Başkanı Mahmut Özgener’i ağır sözlerle eleştirdi. Özgener’in konuşmasının yanlış bir zamanda, yanlış bir tavır ve içerikle yapıldığını ileri süren Yıldırım, şöyle konuştu: “TFF Başkanı’nın, bulunduğu makamı ve temsil ettiği kurumun ciddiyetini yok sayarak, gazete ve internet yorumlarından edinilmiş eksik ve yanlış bilgilerle oluşturulmuş yakışıksız ve gerçek dışı yorumlarda bulunmasını, spor camiasına yönelik kışkırtıcı bir restleşme olarak değerlendiriyoruz.
‘Fırsatçılık yapıyor’
Kulüp yöneticilerini, ‘skor yöneticiliği’ yapmakla itham eden TFF Başkanı, bizzat kendisi 2010 Dünya Kupası’na katılamamanın ve gösterilen düşük performansın hesabını Türk halkına ve genel kurula vermek yerine, fırsatçılık yapıp, kulüpler üzerinden yürüttüğü haksız ithamlar ve tartışma konularıyla başarısızlığını örtbas etmeye ve unutturmaya çalışmaktadır. Sayın Özgener, yanlış bilgilerle dolu bir metin üzerinden yaptığı basın toplantısında, son dönemde futbol sektöründe yaşanan ve her biri birer skandal niteliğinde olan olaylara değinmeden, takımların o anki performansları üzerinden bir futbol yorum programındaymışçasına değerlendirmeler yapmış ve toplantısı ‘iktidar gösterisi’ olmaktan öteye gidememiştir. Sayılan-sayılmayan goller, verilen-verilmeyen penaltılarla şampiyonun ve düşen takımların belirlendiği adaletsiz bir sistemde ortaya çıkan tablo, kulüplerin çoğunu memnun etmezken, TFF Başkanı’nın bu gerçekler hakkında en ufak bir açıklama yapmaması, durumun ne denli vahim olduğunu açıkça göstermektedir.
‘Kartopu gibi büyüyor’
Fenerbahçe Spor Kulübü olarak, merhum Hasan Doğan’ın çok kısa sürede oluşturduğu güven ortamının devamını sağlayacağına inandığımız Özgener’e, göreve gelişinden itibaren tam destek verdik. Ancak söz verilen güven ortamının sürdürülememesi, futbolun geneline yayılan sorunların adeta kartopu gibi büyümesi, kulüplerin adaletsizlik konusunda hiçbir dönemde olmadığı kadar şikayette bulunması ve çözüme dair elle tutulur hiç bir icraatın yapılmaması, bizi ne yazık ki, bu noktaya getirmiştir.
TFF başkanlık makamı, adaletli bir yönetim sağlamak yerine, kulüplerin yaşadığı olumsuzluklara karşı adeta ‘görmeyen, duymayan ve konuşmayan’ 3 maymunu oynamaktadır. Fatiş hataların bu kadar sık olduğu, karar standardının bulunmadığı, kulüp başkanından taraftarına tüm spor camiasının feryat ettiği bir kaos ortamında, MHK Başkanı Oğuz Sarvan ortaya çıkmamakta ve tartışmalara son verecek adımları atmamaktadır. Sorunlar TFF’ye iletildiğinde, şikayetler konusunda adımlar atılacağının sözü verilmiş ancak bu sözlerin de hiçbiri tutulmamıştır.
‘Basına servis ediliyor’
Kulüpler Birliği Başkanı olarak dillendirdiiğim ve çözüm aradığım sorunlar, Fenerbahçe’nin uğradığı haksızlıkların yanı sıra, birçok kulübün maruz kaldığı haksızlıklardır. TFF bir yandan basına haber sızdırarak icraatlarına taban oluşturmakta, bir yandan de belirli kişi ve düşüncelerin etkisiyle kararlar almaktadır. Habertürk Gazetesi’nde ‘Fener’e FİFA ayarı’ başlığıyla yayınlanan haberin kaynağı olan federasyon görevlisi, yer, zaman ve kişi olarak TFF Başkanı’na tarafımızca bildirilmiştir. Ancak bu ve benzeri kişilerin hiçbiri hakkında bir işlem yapılmamıştır.
Gaziantep maçında hakem odasını bastığım, hakemin şansına yönelik hakarette ve bu şekilde müdahalede bulunduğum bilgisi basına servis edilmiştir. Bu şekilde oluşturulan ortamdan yararlanarak Sayın Başkan da şahsıma yönelik ağır eleştirilerde bulunma fırsatını kullanmıştır. Oysa TFF tarafından bu konuda kulübe gönderilen sevk yazısının içeriği, basına sızdırılan bilgilerden son derecee farklıdır. Benzer şekilde, yaşanan saha olaylarının ardından, kurul kararları medyayla paylaşılarak, verilecek cezalarla ilgili kamuoyu hazırlanmakta, ahenkli kararlar verilmesi gerektiği gibi yanlış bir düşünceyle, kurullar içiçe çalışarak ‘kuvvetler ayrılığı prensibi’ ihlal edilmektedir.
Türk futbolunda hukuk organlarına başvuru, ‘sonucu baştan belli gereksiz bir formalite’ anlamına gelmektedir.
Bu olumsuzlukları, sadece kulübümüzün hakları ihlal edildiği ve sadece biz mağdur olduğumuz için değil, tüm kulüpler adına adaletsizliğin son bulması, buna bilerek ya da bilmeyerek sebep olanların futbol ailesinden ayıklanması için dillendiriyorum. Türk futbolu sadece başkan tarafından Sırça Köşk’te oturularak, haftanın yalnızca 3 günü İstanbul’a uğramak suretiyle yönetilemez.
‘Sorunlar yumak oldu’
Türk futbolu, yılın 365 günü müşterek çalışma ile icraatlarda bulunmayı hakeden bir büyüklüktedir. TFF Başkanı bu şekilde bir yönetim anlayışını benimsemezse, bu sorunlar daha da büyüyüp, yumak olarak karşımızda durmaya devam eder.
Sayın TFF Başkanı’nın açıklamalarımızdan duyduğu rahatsızlık, çok sesliliğe tahammülsüzlüğünün bir yansıması, karşı düşünce açıklama, muhalefet etme hakkına müdahaledir. Adil karar verdiğini iddia edenlerin, yaptığımız açıklamaları ‘hedef gösterme’ şeklinde nitelendirmeleri yersizdir.
‘Günü kurtarmak’
Bu basit demagoji, verdikleri kararları kendi içlerine dahi sindiremeyenlerin sığındığı bir savunma aracıdır. Tribünden bir insanın atılmasına 100 bin lira ceza veren TFF’nin, internetten aleyhlerine yapılan bir açıklamaya 50 bin lira ceza vermesi, adalet anlayışının açık bir örneğidir. TFF başkanlık makamı, hizmet makamı olup, kulüplerle mücadele ve çekişmede araç olarak kullanılamaz. Tamamen günü kurtarmayı amaçlayan, içerikten-nitelikten çok, vitrine yönelik icraatlarla Türk futbolu bir adım ileri gidemez. Hiç kimse, içindeki ‘iktidar ve güç bende’ hevesini tatmin etmek için bu makamı kullanamaz, buna müsaade edilemez.” Yıldırım, TFF Yönetim Kurulu’nun istifasını mı istedikleri sorusu üzerine, “Konuşmamda böyle bir cümle yok. Sorunlar birikirse, çözüm bulunur. Bunun nasıl olduğunu da hep beraber yaşayarak görürüz. Benim sadece 6 oyum var. Desteklerim ya da desteklemem. Bizim şahıslarla sorunumuz yok” dedi. Bu arada Yıldırım’ın, konuşmasına başlarken, “Arkadaşlarım, ‘yazılı metni oku, yoksa ceza alırsın’ diye uyardılar. Ben de onlara uyacağım” demesi dikkat çekti.
